Halkların Birleşik Devrim Hareketi 18 Mayıs vesilesiyle bir açıklama yaparak “18 Mayıs, TKP-ML TİKKO önderi İbrahim Kaypakkaya, PKK’nin kurucu kadro ve önderlerinden Haki Karer ve Halil Çavgun, PKK savaşçıları Dört’leri (Ferkat Kurtay, Eşref Anyık, Mehmet Zengin ve Necmi Öner) ölümsüzlüğe uğurladığımız bir direniş, başkaldırı ve geleceği fethetme günüdür” dedi.
“Kaypakkaya devrimci kopuş diyalektiğinin derinliği bütün devrimci süreçlerini yönetmiştir”
“Kaypakkaya, işkencehanelerde örgütsel sırlarla ilgili soruları yanıtsız bırakırken, siyasi tavır alarak, düşüncelerini, hedef ve amaçlarını gizlemeyi bir hafiflik saydı ve işkencecilere cepheden meydan okudu. Bu şekilde ölümüne bir direniş geleneği yarattı” diyen HBDH, Kaypakkaya’nın Deniz ve Mahir gibi ’71 devrimci başkaldırı önderlerinden biri olarak 50 küsur yıllık revizyonist, parlamentarist, reformist, darbeci geleneğin parçalanmasında rol oynadığını, büyük tarihsel devrimci önderlik düzeyinde olduğunu söyledi.
Açıklamanın devamında “Kaypakkaya’da söz ile eylem, teoriyle pratik arasında büyük bir tutarlılık vardır. Özellikle Kemalizm ve Kürt sorunundaki devrimci kopuşlarıyla Kaypakkaya çok daha farklı roller oynadı, devrimci ve Marksist-Leninist mevzilerde konumlanmada ısrar etti. Koşulların arkasına sığınmadı. Şovenizme, sosyal şovenizme ve her türden sınıf işbirlikçisi teori ve pratiklere karşı tutarlılıkla mücadele etti. Kaypakkaya, teorinin sorunlarına büyük bir hakimiyeti olduğu gibi, pratikte de güçlü bir önderlik gücü olduğunu gösterdi. Devrim ve silahlı mücadele anlayışı son derece canlıydı. Devrimci program, strateji ve parti konusunda güçlü bir kavrayışı vardı. Bir Türk devrimcisi olarak Kürt sorununda resmen formüle etmese de fiilen birleşik devrim görüş açısıyla hareket etmiş, ezen ve ezilen ulus devrimcilerinin görevleri arasındaki farkları açıklıkla ortaya koymuş, silahlı mücadele dinamiklerini Kürdistan’da daha güçlü gördüğü için gerilla mücadelesine Kürdistan’dan başlama yöneliminde ısrar etmiştir. Düşündüğü gibi yaşamış ve savaşmıştır. Devrimci kopuş diyalektiğinin derinliği bütün devrimci süreçlerini yönetmiştir” cümlelerine yer verildi.
Haki Karer, Halil Çaygun ve Dörtler’i andı
“Kaypakkaya gibi, Türkiyeli bir devrimci olarak Haki Karer de enternasyonalist devrimci yönelimde ısrar etmesiyle devrimci hareketimizin tarihindeki yerini aldı. PKK’nin kurucu kadrolarından Haki Karer, 1977 18 Mayıs’ında ölümsüzler kervanına katıldı” diyen HBDH, “O, Türkiye devriminin geleceğini Kürdistan devriminde gördü. Yüzünü Kürdistan devrimine döndü. Buradan iradeleşti. Kürdistan devriminin gelişimine emek verdi, önder bir duruş sergiledi” şeklinde açıklamasını sürdürdü.
“PKK’nin silahlı mücadele çizgisinin uygulanmasıyla özdeşleşen Halil Çavgun 18 Mayıs 1978’de şehit düştü. PKK Merkez Komite üyesi olarak örgütün gelişiminde özel roller oynadı” diyen HBDH, Dörtler’i de andı:
“18 Mayıs 1982 yılında bir ateş topu olarak tarihe ‘Dörtler’ olarak geçen Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mehmet Zengin ve Necati Öner ölümsüzleştiler.12 Eylül askeri faşist diktatörlüğün imha, tasfiye, sindirme, ezme ve iradeyi kırma saldırısına ve teslimiyete karşı bedenleriyle ateşten barikat oldular. Amed zindan direnişinin ateşleyicileri olarak gerilla savaşı ve serhildanlara uzanan süreci fedai duruşlarıyla beslediler. Bu yüzden de ‘Dörtler’ direnişleriyle tarihi bir rol oynadılar.”
“Direnişi büyütelim, faşizmden hesap soralım”
“Kaypakkaya’dan Haki’lere ve Dörtler’e uzanan, farklı kollardan aynı okyanusa akan direnişin tarihsel sürekliliğidir. İşte 18 Mayıs böylesi bir manifestodur” diyen HBDH, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı:
“12 Mart faşizmi gibi 12 Eylül faşizmi de devrimcilerin iradesini kıramadı. Faşizme boyun eğmeyen devrimci önderler ve devrimci savaşçılar sembolleştiler. İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilenler içerisinde kök saldılar. 71 devrimci başkaldırısı, 75-80 devrimci yükselişini koşulladı.
’82 Amed direnişi de gerilla mücadelesini, serhildanları ve Kürt ulusal demokratik dirilişini besledi, ona kan taşıdı. 18 Mayıs’ın tarihsel anlamı tam da budur. Bu büyük tarihsel çıkış bugün de AKP-MHP faşizmine karşı direnişte anlam kazanmaktadır.
“Tecriti kıralım, faşizmi yıkalım, Kürdistanı özgürleştirelim, Türkiye’yi demokratikleştirelim” hamlemizle 18 Mayıs direnişi yeni bir düzeyde sürüyor. 18 Mayıs devrimci direniş manifestosu geçtiğimiz kritik süreçte devrimci hareketimize ve halklarımıza yol göstermeye devam ediyor.
18 Mayıs şehitlerini ölümsüzlük yıl dönümlerinde anarken, direnişi büyütelim, faşizmden hesap soralım.”