Örgütsel Bilincimizi Güçlendirelim!
“Parti kavramı ve gerekliliği anlaşıldıktan sonra, örgütsel bilincin nasıl geliştirileceği sorusu ortaya çıkar.”
20 Ağustos 2024
Örgütsel bilinç meselesi her zamankinden daha günceldir. Neden, daha önce defalarca tartışılmış sorunları bugün tartışmaya devam etmek zorundayız? Çünkü koşullar değişiyor, Lenin’in zamanındaki ve bugünkü örgütsel sorunlar bir ve aynı değildir. Örgütsel bilinç gibi bir konunun, günümüz kapitalist toplumunun genel yasalarına tekabül eden, az çok evrensel bir tanımla açıklanabilecek genel bir yönü ve Proletarya Partisi’nde kendi sorunlarımızı tartışabileceğimiz, faşist, yarı-sömürge ve yarı-feodal bir toplum koşullarında örgütsel bilincin pratik uygulaması gibi özel bir yönü vardır. Her komünist, örgütsel bilinci güçlü bir şekilde kavramalı ve pratikte yaşatmalıdır.
“Örgüt” ve “bilinç” terimlerine bakalım.
İlk olarak, bizim için parti anlamına gelen “örgüt” terimi. Proletarya partisinin ne olduğunu, neden var olduğunu, amaçlarını ve gerekliliğini anlamak vb. örgütsel bilinci kavramaya yönelik ilk adımlar olacaktır.
Partilerin bugünkü haliyle yaratılmaları kapitalist toplumun bir sonucudur. Partiler burjuvazinin çıkarlarını savunması için bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır ve bu nedenle kendi sınıflarının damgasını taşırlar.
Sınıflı toplumda her toplumsal hareketin bir sınıf karakteri vardır. Tüm siyasi partilerin hedefleri, programları, ilkeleri ve stratejileri vardır ve bunlar kaçınılmaz olarak sınıfsal bir karakter taşıyacak bir ideolojiyi yansıtır. 18. yüzyıl sonlarından ve 1848 yılları arasında Avrupa’da, ideolojik olarak burjuva olan liberal siyasi partiler ile ideolojik olarak feodal olan monarşiye dönüşü savunan siyasi partiler arasında bir çatışma yaşanmıştır. Feodal sınıfların tamamen tasfiye edilmesinden sonra burjuva partilerinin karşısına işçi partileri çıktı. İşçi Partisi ya da Proletarya Partisi kavramının kendisi farklı tarihsel deneyimlerle bilimsel olarak gelişti; Marx ve Engels temellerini attı; Lenin, Stalin ve Mao yoldaşlar kavramı sağlamlaştırdı ve derinleştirdi.
Sovyetler Birliği ve Çin’in tarihsel deneyimleri ve MLM bilimi sayesinde, bugün proletarya partisi hakkında daha fazla bir bilgiye sahibiz. Bir proletarya partisinin mücadele ve toplumsal pratik yoluyla oluştuğunu biliyoruz. Ve bu konuda Lenin’in katkıları özel bir öneme sahiptir, çünkü Bolşevik Parti kavramı Lenin’de Narodniklerle, legal Marksistlerle ve ekonomistlerle mücadele ederek ortaya çıkmış ve geliştirilmiştir.
Uzun vadeli bir örgütsel bilince sahip olmak için anlaşılması gereken temel sonuçlardan biri, partinin neden var olduğunu ve rolünün ne olduğunu hatırlamaktır.
Parti, proletaryanın iktidarı yıkıp yenisini inşa etmesini, başka bir deyişle devrim yapmasını sağlayan araçtır. Proletaryanın kendiliğinden örgütlenmesinin sınırları tarihsel olarak kanıtlanmıştır. Proletaryanın kendiliğinden örgütlenmesi en iyi ihtimalle sadece belirli ekonomik taleplerin başarıya ulaşmasını sağlayabilir. Proletarya ancak açık bir hedefe ve stratejiye sahipse kendisini sömürü zincirlerinden kurtarabilir. Bu hedefin ve stratejinin netleştirilmesi, proletaryanın en bilinçli ve ileri unsurlarından oluşan parti tarafından belirlenecektir. Parti, proletaryanın burjuvazi tarafından sömürülmekten kurtulmasını sağlamak için proletaryanın öncüsü rolünü oynar.
Parti kavramı ve gerekliliği anlaşıldıktan sonra, örgütsel bilincin nasıl geliştirileceği sorusu ortaya çıkar.
Örgütsel bilinç tam olarak proletarya partisinin derinlemesine kavranmasıdır, bu nedenle bilinç ancak kişinin proletarya partisi hakkındaki bilgi düzeyini yükselterek geliştirilebilir. Yukarıda özetlediğimiz genel teorik bilginin yanı sıra, içinde çalıştığımız partinin, devrim yapmak istediğimiz ülkenin özgül bilgisi, tüm bu özgül bilgi de ilgimizin odak noktası olmalıdır. Ülkemizin temel ve başlıca çelişkileri nelerdir? Proletarya partisi içinde hakim olan çelişkiler nelerdir? Bunlar nasıl ortaya çıkmaktadır? Bilgi düzeyimizi derinleştirmek için yalnızca materyalist bir dünya görüşüne sahip olmak değil aynı zamanda diyalektik bir analiz yöntemine sadık kalmak da önemlidir. Çünkü yalnızca diyalektik yoluyla şeylerin ve hareketin özünü ve derinliğini anlayabiliriz.
Bu nedenle örgütsel bir bilinç geliştirmek için yapılması gereken ilk şeylerden biri proletarya partisine ilgi duymaktır. Onun programı hakkında bilgi sahibi olmak ve ilkesi olan demokratik merkeziyetçiliğe sadık kalmak, mücadele etmek ve militanlaşmak isteyen herkes için temel ve referanstır. Başkan Mao tarafından geliştirilen proletarya partisi içinde iki çizgi mücadelesi kavramı, sınıflar var olduğu sürece burjuva fikir ve anlayışların parti içinde her zaman ortaya çıkacağını açıklar. Bunlara karşı mücadele etmek için program ve demokratik merkeziyetçilik referanslarımızdır. Artık örgütsel bilinç düzeyimizi demokratik merkeziyetçiliği savunma becerimizle ölçülebileceğini söyleyebiliriz. Programı ve demokratik merkeziyetçiliği savunmak soyut şeyler değil, çok somut ve tüm militanların ulaşabileceği şeylerdir. Proletarya partisinin kararlarına duymalı omak ve uygulamalarını takip etmek, programa uygun olup olmadıklarını denetlemek; karar alma sürecinde ve uygulamalarında demokratik merkeziyetçilik ilkesine uyulup uyulmadığını kontrol etmek, tüm bu militan yaklaşımlar sadece örgütle bağımızı güçlendirecek ve örgütsel bilincimizi pekiştirmeye hizmet edecektir.
Örgütsel bir bilinç geliştirmek, mekanik yaklaşımları reddetmek anlamına gelir ve nihayetinde memur çalışma tarzını önlemeye yardımcı olur. Yalnızca kurumun kararlarına ve proletarya partisinin kendisine ilgi duyan bir militan çalışmalarında yaratıcı olabilir ve kolektife bir şeyler katabilir. Sadece demokratik merkeziyetçiliğe kavrayan ve savunan disiplinli bir militan, parti içindeki tüm küçük burjuva etkilere karşı mücadele edebilir. Öte yandan, örgütsel bilinci zayıf olan bir militan, proletarya partisi hakkında doğru bilgiye sahip olmadığı için, kendisine doğru soruları sormayacağı için, parti dışındaki ve içindeki sınıf düşmanlarının bize dayattığı zorluklarla yüzleşmek için yeterince çelikleşmiş olamayacak, manipüle edilmeye ve nihayetinde karşıtına hizmet etmeye daha yatkın olacaktır.
Bu nedenle tüm Parti militanlarının bu konuları yeniden tartışması zorunlu bir görevdir. Proletarya Partisi’nin ilerlemeleri ve kazanımları, sınıf düşmanlarını yenilgiye uğratacak bireysel çabaların kolektifleştirilmesinden başka bir şey değildir.
Bu nedenle, Partinin ilerlemesini ve güçlenmesini istiyorsak ve düşmana karşı zaferleri çoğaltmak istiyorsak, bunu ancak örgütsel bilincimizi güçlendirerek ve geliştirerek başarabiliriz.