“Savaşacağız! Zafere Kadar Böyle Davranacağız!”

Efrîn: İşgale karşı Enternasyonalist Özgürlük Taburu içerisinde yer alarak cephede yer alan TKP/ML TİKKO savaşçıları ile röportaj yapan doğal muhabirimiz, savaşçıların işgale dair değerlendirmelerini Rojava Komutanlığı’ndan Mahir Bakirciyan ile konuştu. Elimize e-posta ile gönderilen röportajda Bakırciyan “Başkan Mao’nun dediği gibi ‘Savaşacağız. Başarısızlığa ve belki yenilgilere uğrayacağız. Yine savaşacağız. Yine savaşacağız. Zafere kadar böyle davranacağız.’ Geçici başarısızlık kısmi yenilgiler de yaşayabiliriz. Ancak son muhteşem olacaktır” dedi. Röportajı paylaşıyoruz:

Doğal Muhabir: Öncelikle TC’nin Efrin’e yönelik saldırılarını politik açıdan nasıl değerlendiriyorsun?

– Mahir Bakırcıyan: TC devleti ve onun faşist AKP hükümeti toplumu işsizlik, açlık ve korkuyla yönetmeyi, terbiye etmeyi yeterli bulmadı. Ülkeyi “terör belasından kurtarma” yalanına başvurarak Efrin’e saldırdı. Şimdi de “teröre karşı savaş” yalanıyla toplumu çökertmeye, korkutup sindirmeye çalışıyor. İşgalci savaşa karşı çıkan, tepkisini dile getirip sesini yükseltmek isteyen herkese saldırıyor. Bu saldırganlık, çaresizliğin, çözümsüzlüğün ve tükenişin göstergesidir.

TC devleti uzun süredir yaşadığı derin ekonomik ve siyasal krizden çıkmanın bir yolu olarak başvurduğu Efrin işgaliyle, ülkeyi daha büyük felakete götürmektedir. Ekonomik ve politik çıkmazın yarattığı acı ve yıkıcı sonuçlar yetmiyormuş gibi faşist işgalle birlikte halkımızı kutuplaştırmaya, şovenizmi- ırkçılığı, savaş savunuculuğunu topluma kabul ettirmek istiyor. Burjuva-feodal sistemin bir kez daha kriz kaos savaş demek olduğu görüldü. İşsizlik, yoksulluk, gericilik ve ırkçılık olduğu görüldü. Toplum hiçbir dönem olmadığı kadar bölünüp parçalandı.

Her sömürücü zorba devlet gibi TC devleti de toplumun gerçek sorunlarının görülmesini, açığa çıkarılıp anlaşılmasını önlemek için faşist işgale ihtiyaç duydu. Tamamen emperyalist devletlerin çıkarına ve hegemonyasına hizmet edecek olan haksız işgale ihtiyaç duydu. TC devleti bir düşmanla savaşma ihtiyacını dünden daha fazla duydu. Emek, özgürlük, inanç, Kürt, kadın ve çocuk düşmanı olan TC devleti, Efrin’e saldırıyla Kürt düşmanlığı üzerinden ırkçılığı, şovenizmi, militarizmi örgütlemeye çalışıyor. Terör tehdidi bahanesiyle daha fazla Kürt düşmanlığı yaparak uluslar ve halklar arasında silinmesi kolay olmayacak, yüzyıllar sürecek derin düşmanlıklar yaratmaktadır. Kürt ve Türk halkının bilincini, ruhunu ve vicdanını kirletiyor. Geleceklerini karartmak istiyor. Kürt ulusunun inkar ve imhasını amaçlıyor. Ulusların, halkların, inançların ve cinslerin birbirine düşmanlaştırıldığı, bölünüp parçalandığı, güven fikrinin ve umudun kalmadığı bir ülke yaratmak istiyorlar.

Rojava’da barış içinde, bir arada, özgür ve alternatif bir yaşamı ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Barış ve kardeşlik fikrini öldürmek, köleliği, ırkçılığı, gericiliği egemen kılmak istiyorlar. Soykırımcı, katliamcı, dinci bir devletten emek-özgürlük-kardeşlik adına bir şey beklenemez.

 

“İşgali ağırlaştıran Efrin halkının boyun eğmez, diz çökmez direnişidir”

– TC’nin ilerleyişi ve Efrin’deki askeri güçlerin direnişi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

– TC ordusu en gelişkin savaş tekniğini ve silah üstünlüğünü kullanıyor. Şu ana kadar uçak ve teknik üstünlük sonucu bazı köy ve tepeleri ele geçirmiştir. Ancak karadan ilerlemek ve alan hakimiyeti kurmak isteyen TC ordusu, gerilla hareket tarzı ve vuruşlarıyla oldukça zorlanıyor. Kendi kayıplarını gizleyip direnişçilerin kayıplarını 1.700 civarında verirken psikolojik üstünlük yaratmak istiyor. Çocuk ve sivil kayıplarını savaşçı kaybı olarak göstermesi ve yansıtmasını doğru okumak için TC ordusunun yüz yıllık katliamcı-soykırımcı tarihine ve günümüze kadar işlediği suçlara bakmak yeterlidir. Barbarlık ve katliamda ön sırayı kimseye bırakmayan TC ordusu Efrin direnişi karşısında yenilmiştir. Teknik ve sayısal olarak NATO’nun en gelişkin ordularından biri olarak bilinen TC ordusu Efrin halkının direnişi karşısında başında yenilmiştir. Kazanan Efrin halkının direnişi olmuştur. Üç günde Efrin’i ele geçireceğini ifade eden TC, bir aylık direniş karşısında işlerin hesapladığı gibi gitmediğini görüp anlamıştır. Ağır ilerlediklerini itiraf eden Erdoğan, ağır ilerlemeye neden olan gerçekliği çok iyi bilmektedir. Faşist işgal savaşını ağırlaştıran Efrin halkının boyun eğmez, diz çökmez direnişidir.

Efrin’e girmekten bahseden TC ordusu Kobane’de elde ettiğimiz tecrübeden daha gelişkin bir karşı koyuşla karşı karşıya kalacaktır. Efrin halkı kahramanca direnmeye ve bedel ödemeye hazırdır. Her gün ağır bombardıman altında günlük olağan yaşamını sürdürmeye devam eden halk, direnişten ve ödenecek bedelden yana tavrını ortaya koymuştur. Bombalar altında yaşamayı, korkuyu ve ölümü yenmeyi öğrenen halk yenilmez. Halk varsa ölüm diz çöker.

 

“Geçici başarısızlık kısmi yenilgiler yaşayabiliriz. Ancak son muhteşem olacak”

– Bu direnişte siz devrimci güçlerin katılımına dair yaptığınız eylemlere dair ne söylemek istersiniz?

– Enternasyonal Özgürlük Taburu ve Türkiyeli devrimciler olarak birlikte, işgalci faşist TC saldırganlarına karşı savaşıyoruz. Türkiyeli devrimciler, büyük bir cüret, cesaret ve fedakarlık ortaya koyuyor. Hava saldırılarında inisiyatif düşmanda ise toprak su ve ağacın, yoksul yaşamın olduğu her yerde inisiyatif bizdedir. Komutan Nubar Ozanyan’ın alt edilmez kararlılığıyla savaşıyoruz. Ulaş Bayraktaroğlu’nun devrimci ruhuyla savaşıyoruz. Enternasyonalist şehitlerin direniş fikirleriyle ve inançlarıyla savaşıyoruz. Şimdiye kadar Türkiyeli devrimciler ve enternasyonalistlerden oluşan birimlerimizle sızma, baskın, vur-kaç taktiği gibi çeşitli şekillerde TC askerine karşı eylemler düzenledik. Düşmandan çok sayıda askeri malzeme ele geçirdik. Hiç durmayan uçak saldırılarına karşın düşmana çok sayıda kayıplar verdirdik. İçinde bulunduğumuz saldırı birimiyle bir tankı ve askeri aracı imha ettik. TC’nin kullandığı Alman tankını savaş dışı bıraktık. TC ordusu, öne sürdüğü çete ve askerlerinin cesetlerini toplayacak cesareti bile gösteremiyor.

Mevzilerde, her karış toprak parçasında her zeytin ağacının olduğu yerde gerilla tarzıyla vur kaç taktiğiyle savaşıyoruz. Gücümüz İbrahim Kaypakkaya’nın, Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın, Mazlum Doğan’ın devrimci direniş kararlılığından geliyor. Moral, coşku ve hakimiyet elimizdedir. Zafer er ya da geç savaşan ve direnen halkların olacaktır. Bizim olacaktır. İşçi sınıfının ve ezilen dünya halklarının olacaktır. Başkan Mao’nun dediği gibi “Savaşacağız. Başarısızlığa ve belki yenilgilere uğrayacağız. Yine savaşacağız. Yine savaşacağız. Zafere kadar böyle davranacağız.” Geçici başarısızlık kısmi yenilgiler de yaşayabiliriz. Ancak son muhteşem olacaktır.

 

“Efrin halkı sürgün olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor”

– Efrin halkı bu direnişte nasıl bir duruş sergiliyor. Uçak saldırılarına karşı halk Efrin’i terk etmiyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

– Faşist işgal saldırılarına karşı Efrin halkı büyük bir öfke ve nefret duyuyor. TC devletine ve onun cumhurbaşkanı başta olmak üzere bütün yöneticilerine duydukları öfkeyi hemen her söz ve davranışlarında görmek, duymak mümkündür. TC devleti tarihinin kendisine duyulan en büyük nefret ve öfke selini yaşıyor. Başta Suriye ve Rojava toprakları olmak üzere Ortadoğu’nun her karış toprağında TC devletine ve onun faşist yöneticilerine duyulan kin ve nefretin sınırı yoktur.

Faşist AKP yönetimi sadece kendi ülkesinin halklarının düşmanı değildir aynı zamanda Ortadoğu’nun, Kafkasların, Balkan halklarının da düşmanıdır.

Efrin halkı, Suriye’deki emperyalistler eliyle sürdürülen haksız savaş gerçekliği üzerinden çok iyi öğrendi ve anladı ki terk etmek kayıptır, sürgündür, açlık ve ölümdür. Derin sularda karanlığa gömülmektir. Terk etmek yok olmaktır. Efrin halkının bir kısmı zaten Halep’ten, Rakka ve Menbiç’ten gelmiştir. Sürgün olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. İkinci kez sürgün olmanın ölümlerden ölüm beğenmek olduğunu çok iyi biliyor.

 

“Durum iyidir. Durum devrimcidir. Savunma ve direnme savaşı devrimcidir”

– Son olarak bir çağrı yapmak gerekirse ne söylemek istersiniz?

– Herkes Efrin’e bakarken Efrin’de dünyaya bakıyor. Efrin, onur, vicdan, adalet sahibi mazlumlara bakıyor. Efrin bugün bütün dünyaya, toprağım faşist işgal altında özgürlüğümü ve çocuklarımı öldürüyorsa kan ve ölüm kusan zalimlere karşı savaşmak onurdur diyor. Söz bitmiş, direnmenin günleri başlamıştır. Gök gürültüsü değil yağmurlardır toprağı yeşerten demiş bir şair. Bugün devrimcilerin, enternasyonalistlerin sınandığı bir süreci yaşıyoruz. Ya mazlumların yanındayız ya da değiliz. Ya direnişin ve haklı savaşın içindeyiz ya da değiliz. Ya özgür bir yaşamdan yanayız ya da değiliz. Söz, açıklama ve bildirilerin yerini silah elde özgürlük için savaşmak almıştır. Her devrimci ve enternasyonalistin sınandığı ve sınav verdiği bir gündeyiz. Orta ve ara yolun kalmadığı, silahsız çözüm yolunun olmadığı günlerdeyiz. Kendi ülkesinin komprador burjuvalarına karşı dik duramayan savaşamayanlar özgürlükten ve demokrasiden bahsedilemez. Bugün silah elde devrimci bir sınav veremeyen, söz ve lafla görevini yaptığını sananlar mazlum halkların vicdanında çoktan yargılanmayı hak etmiştir.

Kaypakkaya yoldaşın özgürlük ve kurtuluş manifestosuna inanan herkesi silah elde direnişe ve savaşmaya davet ediyoruz. Büyük özgürlük eylemlerini birlikte örgütlemeye çağırıyoruz. Durum iyidir. Durum devrimcidir. Savunma ve direnme savaşı devrimcidir.